1.11.06

BİRE BİR. BİR. BİR-BİR. BİR’E SİMETRİ. SİMETRİ BİR’E.

Birbirine alternatif iki hayat yaşıyor, biri, birden fazla.
(Alıntı kendimden, italik olan diğerinin.)

Penceresinin karşısındaki ağaca adını kazımış.
Adına şimdi içeriden bakıyor.
O, şimdi adı dışarıda biri.
(İtalik olan ağacın üstündekinin.)

İççınlaması ağaca vuran biri.
Ağacın üstünde çınlayan öteki.
(İtalik çınlama her ikisinin.)

Sözcüklerin aklından geçenleri anlamalı.
Böyle çınlar bazen. Çınlamadan geldiği de olur.
Yapılmaz. Anlaşılır. Ama, anlaşılmak istemez.
Işır orada. Ses verir. Keman gibi. nnnnnn.
(Şimdi bu italik kimin?)

Pizzicato:
Tırnak çekiştiriyor teli.
Tırnağın içindeki tel.
Ses orada mı örülüyor?
Bunları düşünmeli miyim?
Düşünmeli miyim bunları?
Nereye, neyin içinden bakıyorum?
Görülmüyor.

1 Comments:

Blogger Derya Tanyel said...

Sözcüklerin aklından geçenleri anlamalı.

Sözcükler, kocaman bir sözün küçümen parçaları…

Bazen şaşırıyor insan ve düşünüyor, ‘dil’i biz yaratmadık da aslında, bir ilişkiler-ilgiler yumağının içinde, doğada bir yerlerde gizli miydi; biz yalnızca basit birer uygulayıcı-gözlemci miyiz yoksa, diye.

‘Dil’ dört mevsimi aynı anda yaşayan, hem verimli hem çorak bir karşıtlar ülkesi. Katı kuralları, yer yer kaçakları/kaçamakları var. Üstelik bir ‘kurtarılmış bölge’si bile var: Argo! Anlaşılmak istemeyen yepyeni bir çarpık anlam! Bağırsak tellere sürtünen, pas tutmuş bir keman yayı ve alaycı bir çınlama: Boktannnnnn!

Ve üstüne üstlük, nedir ‘an-lamak’?

An-lamak, an-lık bir iş midir?

Sözcüklerin de aklı karışık.

1:28 ÖS  

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

<< Home